5 Haziran 2013 Çarşamba

Miraç; Ilımlılık - sükunet - huzur

 Miraç gecesinin feyziyle gelecek huzur temennisiyle başlamak istiyorum.
 Yazacağım her bir cümleden 'o taraf mı bu taraf mı' çıkarımı yapılmayacağı ümidimi de ekliyorum.
  Zira artık kendilerini bir 'taraf' olarak görenlerin gözlerinin körlüğü canımı öylesine sıkıyor ki; 'insan' bu kadar mı değersiz diye haykırmak istiyorum. Bir tarafa ait hissetmek samimiyetimi kör edecekse, bir taraf ait olmak istemiyorum; tek isteğim itidal / ılımlılık, ölçülülük!

 Bu günler geçecek, iktidardaki isimler gelecek geçecek, polisler gidecek, ve biz yine 'biz' olarak kalıp bir araya geleceğiz, geriye sadece fütursuzca söylenen sözler, hırpalanan insanlar, kırılan kalpler kalacak, -sa bu kadar basit mi bunca kargaşayı bir taraftan kışkırtan olmak.

 Düşünceye, basirete muhtacız! Yorgun kalplerimizin huzura, dillerimizin sükunete ihtiyacı var. Rabb'in miraç gecesinin feyziyle ülkemize, kalplerimize huzur ve birlik anlayışı getirmesi duasıyla. Düşünebiliyorsak, ve hissedebiliyorsak dualarımızın geri çevrilmeyeceğine ümidimiz tam, şüphesiz O işitendir, görendir.
Huzurlu, dualı, hep birlikte kandiller diliyorum.

“Kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya bir kısım ayetlerimizi gösterelim diye götüren o Allah'ın şanı yücedir. Şüphesiz O, işitendir, görendir.”
 (İsra 17/1)