Anne olmak demek bir çok hikayeye şahit olmak, bilmediğini
bilmek, öğrenmediğini öğrenmek hissetmediğini hissetmek demekmiş, anladım. Anne
olmak demek, duygularının coşkusuna şaşırmak, gücüne güç katmak, kendini
yeniden tanımak, eşini yeniden tanımak demekmiş, bildim.. Bazen sokakta ağlarsa
ne yaparım diye korkmak, bazen gece yarısı sokaklara dökülmek, bazen tuvaletini
yapmasına sevinmek deliliğiymiş.. Anneni anlamakmış çoğu zaman, annesizliği
anlamakmış, her yavruya anne şefkatiyle yaklaşmak demekmiş. Bir insanın can
oluşu, doğuşu, büyüyüşü ne çok mucizeviymiş, anladım. Kalbinin atışını duymakla
başlayan o serüvende hayret duygusunu sürekli yaşamakmış. İlk hayretimdir; daha
yüzünü görmeden duyduğum o sesin sanki bir ağlama sesi değil de; zorlukların
sonunda çalan, tınısına aşina olduğum mutlu bir müzik gibi gelmesi. Bilmiyordum
ki; ilk 3 ay gece gündüz, durmadan o sese aşina olacakmışım meğer. İşte burada
başlıyor anlatacaklarım; ilk 3 ay ne zordur hakikaten taze bir anne için 💚
Yenidoğan zamanları, anneliğin ilk anları;
hayatımın belki de en şaşkın zamanları.. Evde Hüma ile ilk defa yalnız
kaldığımız o günü hatırlıyorum da, üzerimden pijamaları bile çıkaramadığım, su
içmeye bile hızla gidip geldiğim.. Bir endişe sarmıştı içimi, ‘bundan sonra
hayatım hep böyle mi olacak?’ Uykuya dalmakta zorlanan bir bebek, yerine
koyduğum an uyanan da..Kolik dedikleri hani. Sadece koynumda uyuyor mışıl
mışıl, bir yandan kulağımda ‘aman kucağa alıştırma’ cümleleri.. Ne kadar okumuş
olursan ol, o kadar yaşamadığın bir tecrübe ki ‘acaba doğru mu söylüyorlardı?’
endişesi.. İyi ki kalbimi dinlemişim, iyi ki kulağıma çalınanlara ‘hıhı’ deyip
geçmişim. İyi ki bazı günler sabahtan akşama bütün uykularında koynumda
uyutmuşum. Bir daha ne zaman uyur ki öyle? Meğer bebeğin ilk 3 ay
tek ihtiyacı güvenmiş, güvense anne kucağı demekmiş 💚
Orada burada uyuyakalan anne halleri, plan
program yapmak şurada dursun yemek yapmaya bile bazen enerji ve vakit
bulunamayan zamanlar. Bu hengamenin içinde kendime nefes alacak
zamanlar oluşturmak için çabalıyordum yine de; mesela ilk yalnız yürüyüşe
çıktığımız günü de hafızamın en güzel köşesinde saklarım. Hüma 20 günlüktü,
slinge uyurken yerleştirdim miniği, çıktık yürüyüşe, ama nasıl endişeliyim; ya
uyanırsa ya ağlarsa sokağın ortasında diye, hızlıca bir tur atıp eve dönmüştüm.
Öyle iyi gelmişti ki, evden çıkabilmek, yavrunla birlikte birşey yapabilmek,
kendine vakit ayırdığını hissetmek..
Ben bir süre -ama
epey kısa bir süre- kafaya takıyorum
bunlara, 'acaba'lar zihnimi kemiriyor, bir yanda kalbimin sesini dinliyorum ben
iç huzuru, bir yanda tecrübeler doğru mudur acaba endişesi... Sonra bir gün
geliyor: ‘Ben sadece içimden gelen anne olacağım!’ diyorum.
Anlıyorum ki; bebeğimin yaşadığı: ‘‘dünyaya alışma sancısı’’, bu
sancıyı dindirmede kalbimi dinleyeceğim.
Bebek, 9 ay annesinin karnında, güvende, sıcacık, mis
gibi.. Bir anda dünya denilen şu aleme geliyor, gözüne gözlerini diken bir sürü
göz, annesinin sıcaklığından koptuğu bir beşik, güvende hissetmeye olan
ihtiyaç.. Ağlamak yapacağı en doğal şey ve durmadan ağlıyor. Kabul
ettim. Uğraşmadım, kucağımdan bırakayım da uyusun da iş yapayım diye. Bildim ki
O'nun kendini en güvende hissettiği yer benim kucağım, ileride kucağımdan
aldığı güvenle özgürleşecek. Hem bir daha ne zaman bu kadar uzun dururdu
kucağımda.. Aldım koynuma bazı günler akşama kadar, evet abartmıyorum akşama
kadar eşim kapı zilini çalıp gelene kadar, bir uyudu bir emdi, bir uyandı, hep
sinemde. Sling’e sardım, yine koynumda yürüdüm elimi kolumu sallaya
sallaya. Bazen kucağım da dindirmedi ağlamasını, yasladım omzuma sayısını
bilmediğim kadar tur attım evin içinde. Bazen babasının kucağında
yüzüstü rahatladı. Bizim işimiz onun rahatlayacağı halleri bulmak oldu.
Her zaman doğal akışına bırakmayı öğrendim; yapay olanı
reddetmeyi. Emzik için başta uğraştık evet, ama almadı. Bebek de doğal olanı
istiyor çünkü, emzikse öyle yapay bir şey ki, ağlamayı kesmesinin ona fayda
etmediğini öğrenmem sonraki zamanlarıma dayanıyor ve iyi ki almamış diyorum. Ve
dedim ki kendime, sütünün yetmediğine inanırsan sütün yetmez. Hayır Allah seni
harika bir mekanizmayla yaratmış, O’nun rızkını veren de O(c.c). Ve başka hiç
birşey yemedi Hüma ek gıdaya başlayana kadar 💚
İlk 3 ay geçti, ağlamalar azaldı,
iletişimimiz güçlendi. Dünyaya epey alıştı. Galiba kolaylaştı diyordum ki;
herkesin yaşamadığı başka zorluklar hayatımıza dahil oldu. Hikayenin başka
bölümlerinde anlatacağım gibi..