10 Ağustos 2011 Çarşamba

Ramazan Demleri -3-

  Son yazdığım Ramazan Demleri-2-'de Ramazanın çevremde pek de hissedilmediğinden bahsetmiştim. Şuan ise Ramazan keyfinin ortasına düşmüş vaziyetteyim. Ramazan olduğu için gündüz kafelerin kapalı durabildiği, oruç tutmayanların tutanlardan çok daha az olduğu, davetlerin birbiriyle çakıştığı, kısacası Ramazan havasının püfür püfür estiği yerdeyim.
  Kalabalık iftarların özlemindeyim diye dua ederken, fazla içten etmişim sanırım, ki geldiğimden bu yana(cumartesi geldim), cumaya kadar gel-gitlerle dolu bir davet programımız var :) Daha ailemle yalnız iftar yapmadım yani, çok şükür demeli. Annem yoğun hatundur demiştim sanırım, iftar programları ona sorarak hazırlanan bir anneye sahibim.

----

   Ramazanı sevme sebepleri arasında kalabalık iftarların yanında, TV'de Ramazan dışında her zaman bulamadığımız ruhumuza hitap eden programların varlığını da unutmamak lazım. Tabi bunlar iftara doğru, ya da sahur vakitlerinde yoğunluk yaşasa da, varlar en azından. Peki neden sadece Ramazanda böyle bu durum? Bizim Ramazan dışında böyle güzel programlara ihtiyacımız yok mu? Geçenlerde arkadaşımla TV programlarını eleştirirken, bana sorduğu soru geliyor aklıma; 'Biz toplum olarak basit şeyleri izlediğimiz için mi TV'de basit programlar dolu, yoksa TV'de basit şeyler bize sunulduğu için basit şeylerden hoşlanmaya mı başladık?' .

   Benim ilk tepkim; biz basit şeyleri tercih ediyoruz olmuştu. Gişe rekorları kıran filme bakarak bunu anlayabiliriz. Kimse zorlamıyor, o basit esprili filmi izleyin diye ama, o kadar çok izleyeni var ki. Ya da sosyal ortamlarda izlenen videolara, beğeni sayısı yüksek sayfaları bakıldığında da bun daha iyi anlıyorum. Ve üzülüyorum, tıpkı arkadaşımın 'Ama o kadar basit olmamalıyız!' diyerek hayal kırıklığına uğraması gibi. Sonra biraz diğer perspektiften bakayım diyorum; biz tercih ettikçe bize sunulan basit programlar var. Ama küçükleri düşündüğümde, bu kez onlar hep o basit programlara maruz kalıyor diyorum kendi kendime. Annesi X dizisini izliyor, o da onu izliyor; abisi X filmini izliyor, o da onu izliyor. Ve bu basite olan ilgi, masum çocuğa istemsiz geçmiş oluyor. Onun açısından bakınca, o çocuk ona sunulan şeyleri sevmeye başlıyor. Sonra bu çocuğu kim suçlayabilir, sen belgesel izlemeyi tercih etmiyorsun diye?

 Bu döngüye son vermeli tabi ki, luzümsuz programları tercih edenler arasında olmamalı en azından, kaliteli olanları talep etmeli. Ki bize daha kalitelileri sunulsun. Ramazanı hissedebileceğiniz programları izleyedurasınız :)

Peki sizce hangisi? Biz talep ettiğimiz için mi onlar var, onlar olduğu için mi biz talep ediyoruz?

Ramazan keyfiniz hiç bitmesin inşAllah..

4 yorum:

Kumbaramdaki Kelimeler dedi ki...

arz talep meselesi Edacım, kültür-sanat yahut dini yayın yapan programlarının izlenme oranıyla popülist sitemin ürünleri olan programlarının reytingleri arasında dağlar kadar fark var...acı ama öyle...

Delibu! dedi ki...

Evet haklısın Saliha'cım. Çok acı..

Taurus dedi ki...

Öncelikle inşaAllah. Ben şöyle düşünüyorum;
Başta onlar olduğu için biz talep ediyorduk artık biz talep ettiğimiz için onlar varlar.
Buda her şey gibi bir oyun zaten.Toplumu uyuşturmak,sahte gündem yaratmak,Filistinli kardeşe ağlayacağımıza,dizilerdeki insanların yaptıkları hatalara ağlar oluyoruz.Göz yaşı dökecek bir Necla ya da bir Aslı varken biz niye Somali'ye ağlayalım(!) ki değil mi Deli bu'cum :))

Delibu! dedi ki...

Evet çok haklısın Taurus. Bir de öyle bir şekilde sunuyorlar ki bize, acıya da sadece üzülmkele yetiniyoruz. Haberler bile, bir şeyler yapabilmek adına değil de, flaş flaş şeklinde.. Rabb'im farkında olabilmeyi nasip etsin inşallah..

Muhabbetle..