27 Şubat 2011 Pazar

Oysa ki Ölüm Çok Yakınımdaydı.

Çocuklarını çok severdi O,
Bize de hiç kıyamazdı bilirdik.
Misafirlikten dönerken bana 'Uyuduğun yerde seni bırakırız.' demesine inanırdım hep küçükken,
Bilirdim yine kıyamadığından derdi öyle.
Misafir çok severdi O,
Şimdi yüzlerce misafir var evde O'nun için.
Artık dünyanın bir anlamı kalmamıştı O'nun için,
7 yıllık yatağa bağlılığının verdiği yorgunluğa, acıyan yaraları cabası olmuştu,
O 'İşşş çok acıyor.' dediğinde elimden birşey gelememesinin verdiği acıyla 'Kurtulsa Allah'ım' demekten alamıyordum kendimi.
Artık acımıyor, duam o ki Rabb'imin huzurunda dünyada olamadığı kadar huzurlu.
Bazı akşamlar canı çok yandığında 'Ölecektim bu gece.' derdi,
Korkardı ölümden,
Hele acı çekerek ölmekten.
Hiç acı çekmeden sessiz, sakin gitti O,
25 Şubat 2011 sabahı çalan telefonum vuslatının habercisiydi,

O benim çocukluk arkadaşım .
benim ilk yemek öğretenim di.
O benim babaannem di.


Mekanın cennet olsun inşallah babaanne'cim...

24 Şubat 2011 Perşembe

Blogumun Halleri :)

    Şu yarım saat içinde deli gibi post yayıladım, bu 5. oluyor blogcanlar. Hayır hayır delirmedim, zaten deliydim =) Şaka bir yana birikti yaptıklarım, her zamanki hepsi bir anda yayınlanmış oldu. Olsun geç olsun, güç olmasın deyip avutayım kendimi.
    Bu konu bir yana farkettim de; blogum iyice el sanatları bloguna döndü :) Yok yok bu kötü birşey değil de, ilk açtığım zamanı hatırladım bir anda. O zamanda vardı aklıma yaptıklarımı paylaşmak, hatta ilk yazdığım acemi yazımdan hatırlayacaksınız( durmadan 'hatırlayacaksınız' diyorum sanki bütün yazılarımı beyninize kazımışsınız gibi :), yazmıştım paylaşacağım diye. Bu arada şunu da söylemeden edemeyeceğim, bu benim ilk blogum değil aslında. Ben Ağustos2010'da blog dünyasına girdim(lafa bak!).  Bu blogumu ise aralıkta açtım, bu sebepten bazı yazılarımın tarihleri kaymış bir vaziyette. O aradaki zamanda ne mi oldu? Eski blogumun adını, dizaynını hiçbirşeyini sonradan beğenmemiştim.  O sıra bir tumblr hesabı açmış bulundum, orada blogspottaki tadı bulamayınca yeniden buralardayım :) Neyse velhasılı kelam, diyeceğim şu ki, ben ard arda bu kadar iş yapmamıştım hiç şimdiye kadar( daldan dala atladım tabi), bu yüzden yazılarım arka planda kaldı. Ancak okulumun da başlamasıyla, işlerim azalacak diye düşünmekteyim, hayırlısı bakalım. Bugün post manyağı oldum, susayım artık!
Hoşçakalasınız blogcanlar:)

BirGüzelKitap & KitapAyracı


Mehtap Kayaoğlu'nun ilk olarak TV5'deki Yüzleşme programına rastladım, iyi de rastlamışım. Çok tatlı olmasının yanında, faydalı bilgilerini de esirgemiyor :) Ben bazı durumlarda özellikle küçük kardeşimle ilişkimde ne tepki vereceğime karar veremiyorum, çünkü yetişebilecek en güzel bir şekilde yetişmesini istiyorum. İşte bu gibi durumlarıma çözümler bulduğum bir kitap 'Siz Siz Olun'. Özelliklere annelere tavsiyemdir diyebilirim. Pek tavsiye işlerinden hoşlanmasam da, an itibariyle yapmış bulunmaktayım çünkü gelecekleri önemli miniklerin :)


Bir kaç alıntı da paylaşayım mı? Bak ama çok hoşlar :)
*Aile gürültüdür.Aslında gürültü yaşamdır. Sessizlik, gürültüden uzak. Ama neye yakın? Ayrılığa, yalnızlığa, ölüme...

'Ama'lı sevgiler' başlığı ne çağrıştırır ki insana..
Nedir ama'lı sevgi..
Evet ben de anlayamamıştım başta, ne ola ki bu ama'lı sevgi?
Ne biliyor musun? Sevgilerimizi koşullara bağlama. 'Seni seviyorum ama, odanı dağıttığında sinir oluyorum.' 'Seni seviyorum ama eve geç geldiğinde gıcık oluyorum.' ve daha fazlası..

*Sevginin ama sı olmaz! Sevgi odadaki dağınıklığa, masa başındaki derse hapsedilemeyecek kadar büyüktür. Güven vericidir.
*Yanlışları söylerlen sadece yanlışları, sevginizi ifade ederken de sadece onu söyleyin.

Daha fazla uzatmadan ben kaçayım, hoşça kalasınız :)

DİPNOT: Kitap ayracımın tasarımı Bir Avuç Hayat ın blogundan esinlenerek yapıldı.


Sevgi Pıtırcığı Arkadaşıma Kalpli Anahtarlık


       Bir senedir elimde sürünen etamin namazlığı bitirme çabalarının ardından, etaminle pek içili dışlı olmuşum ki bırakamadım elimden. Böyle küçük parçalar işlesem nasıl olur dedim; bence sevimli oldular :) Canım keçelerime de pek güzel yarenlik yaptılar.( Kalp kalp kalp )
     Kalp'le kalın :)

Anahtarlara Arkadaş Yaptım :)


Tatilim sevdiklerime hediye yapmakla şenlendi, ama o kadar çok kişiye daha yapmak istiyorum ki :) Herkesin gönlü kalıyor, bakalım yetişebildiğim kadar yapacağım inşallah. Artık öğrenci yuvasına dönmüş bulunmakla birlikte, ev arkadaşlarıma kavuşmuş bulunmaktayım. E artık sıra onlarda dedim ve koyuldum birşeyler yapmaya, bu da onlardan ilki; sevimli anahtarlık. Doğaçlama ortaya çıktı desem yeridir. Önüme koydum malzemeleri hoşuma gidenlerin daimi birlikteliğini sağladım ellerimle.
Hoşça kalasınız blogcanlar!
 

Taç Giydirmece

   Eveet, ilk taç süsleme çabamı görmek üzere hoşgeldin! :) Taç, toka konusunda pek narinim, sıkıysa hemen başıma ağrılar geliveriyor. Bu sebepten ötürü tel taçlarla aramız limoni :) Ben de dedim, şuna bir kıyafet dikeyim de ilişkimiz güçlensin! Tacımın kiyafetinin son hali budur. Keçeyler kapladım üstüne de kelebek ve çiçek kondurdum gördüğünüz üzre. Keçeyle kaplamak yerine mum iple de sarabilirsiniz, hoş oluyor.Yavrucuğum denemişti de ordan biliyorum. Yavrucuğum dediysem, çoçuğum değil yani,-ama çocuğum gibi severim de, kızarım da, çok tatlı onlar- Burada bahsetmiştim hatırlamalısın blogcan :) Blogcan tabirini de ilk kullanıyorum, bilmem farkettin mi? Samimi ama değil mi :)


Hoşça bak zatına (",)

15 Şubat 2011 Salı

kalbimin anahtarı sende mi?

Yıllar Sonra Takı.





     Hakikaten yıllar sonra..
     Lisede merak etmiştim takı tasarımına, birsürü boncuklar, takı çantaları falan almıştım. Sonraları tarzı değişiyor insanın haliyle :) değiştikçe boncuklardan soğudum, başka tarz takı da yapmıyordum, bırakmıştım. Son zamanlarda bu zincirli kolyeleri gördükçe çok heyecanlandığımı hissettim, hele fotoğraf makinalı ve galata kuleli olanlarına bayılıyorum, fakat şuan küçük bir şehirde bulunmamdan ötürü alabileceğimiz ürünler sınırlıydı. Tozlu raflardan ancak bu şirinlikte uçlar bulabildik sevgili kuzenciğimle :) ama hoşuma gitmedi de diyemem, teması da olmuş oldu :) Tam olarak 'kilit noktalarım'ı yansıtmasa da sevdiğim şeyleri içeren bir teması oldu. Artanlardan da bileklik yaptık. Bu tarz takılara boncuk, dantel falan ilave edince de hoş oluyor, ama ben o tarz şeyleri pek takmadığım için sade olsun istedim. Beğeninize sunulur blogdostlarım, hoşça bakın zatınıza.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bu Kez Anlamlı 14 Şubat.


   Sevgililer Günü mü, En Sevgili'nin Günü mü?
   Bugünün anlam ve önemini anlatan uzuun uzuun yazıları arattığınızda bulabilirsiniz zaten, öyle birşey yazmayacağım. Yazacaklarım bugüne yüklediğim anlamdan ibaret şeyler.
   Kimi için Sevgililer Günü, kimi için En Sevgili'nin günü, kimi için anlamsız belki de. Benim için de, diğer yıllar hiç bir anlam ifade etmeyen 14 Şubat tarihi, bu kez anlam ifade ediyor, ve ben kendimi şanslı hissediyorum. Evet 'şanslı' dedim, şanslı hissetmiyorum desem bu hainlik olur diyorum. En Sevgili'nin ümmeti olmak beni şanslı kılan şey! O'nun ümmeti olmak , öyle bir yer de olmak ki, O'nun kardeşi olabilme yolunda olmak. O'nun sahabelere bahsettiği 'ümmeti' olabilmek, sadece O'na inanmaktan ibaret midir? Bunu vicdanlarımıza sorgulatmalıyız sanırım. Rabb'im tüm adımlarımızı O'nu hakedecek ümmet olma yolunda eylesin inşallah!
    Belki de bugün, -14 Şubat-, -En Sevgili'nin Günü- O'nu anmak, O'nu haketmek, O'nunla daha fazla hem dem olmak için büyük fırsat! Bize de fırsatı değerlendirmek düşer o halde..Bazı zamanlar vardır, hissedemezsiniz, boşverirsiniz, anlamsızlaşır herşey. Böyle anlamlı günler gelir ardından, imdada yetişirler. Bu gününüz kendinize gelme gününüz, Sevgili'ye yaklaşma gününüz olsun inşallah.

   Rabb'e bir adım daha yaklaşasınız inşallah.
   Duayla kalasınız blogdostlarım.

Yeniden T-shirt Dizaynı




    Yine yeni yeniden boyalarıma döndüm. Özlemişim yahu :) Kafamda güzel bir tasarım oluşturabildiğimde çok zevkli oluyor t-shirt boyamak. Gerçi bu 'badi' dizaynı oldu birazcık ama, malum kış aylarındayız. Diğer t-shirtleri gören arkadaşlarımdan biri beğenisini belirtirken, 'Sana da yaparım:)' dedikten sonra, 'Bunu ne zaman söyleyeceksin diyordum ben de!' deyince, tatil planlarımın arasına bu t-shirt de eklenmiş bulundu. Bu desenin ilham kaynağı vladstudio.com'dur :) Ben biraz bana özgün bir hale getirdim tabi ki. O upuzun bomboş kola da kelebekleri kondurmasam içimde kalırdı! Beğeninize sunulur blogdostlarım :)
Hoşça bakın zatınıza.

İtiraf: T-shirt ü koymadan kaydı da yayınladım bir güzel :)

12 Şubat 2011 Cumartesi

Delibu'ya Dair.

   Geciktirilmiş bir yazı olduğunu belirterek başlayayım. Gecikme sebebi gerekli mi, değil mi çok da karar veremediğimdendi. Şuan yazıyor olmam da gerekli olduğuna karar vermemden değil, şu sıralar gereksiz şeylere fazla kafa yorduğumu da düşünürsek... Tamam sustum.
   Öyle kitlelere hitap eden biri olmadığımın farkında olmakla birlikte, daha çift haneli olan blogdostlarımla Delibu'ya dair söylenilen birkaç şeyi paylaşmak istedim. Bir dersimin ödevi dolayısıyla, birkaç tanıdığıma Ben'i sormuştum:




  Biricik yavrucuğum dediğim, kuzenim, sırdaşım, arkadaşım ne demiş bakalım :


  X mı dediniz :)
  o süper bi abla,sırdaş,dost,modacı,öğretmen ve eğlencelik herşey o ♥
  Sevdiklerini mutlu etmeyi iyi bilir ve kendini ne yaparsa yapsn sevdrr.yetenekli,hamarat ve yeni keşifler, yeni tadlar düşkünü güzel bir kız ooo ;)
  Hmm sıra kötülerde :)
  Soru çözerken,knu anlatırken veya herhangi bir olayda anlaşılmadığını farkedince o müthiş sinirli yüz ifadesi ve artık tükenen sabrının göstergesi olan bağırması benim aklmda kalabilecek en kótü yönü ;) Birde o herkes tarafndan bilinen, onun elinde olmasa da güzel vakitlerimize el koyan o kötü baş ağrısı başka da yok valla :)

  Lisede olan kuzenlerimin sorularıyla çoğu zaman ben ilgilendiğim için, bu konudaki kötü yönümü bilirler. Bazen öğretmeyi çok istemek, sonuna kadar sabretmek için yeterli olmuyor ne yazık ki! Aslında samimi olmadıklarıma daha çok sabredebiliyorum, bilmiyorum belki de samimi olduğum insanları çok zeki görüp hemen anlamalarını mı bekliyorum neyse =)

  Biricik erkek kardeşim, yaramazım, dostum ne demiş ki:

  Öncelikle iyi seylerden baslamak istiyorum :) 
 Eda dürüst, güvenilir ve sabirli bir kisilige sahip. Her türlü derdini anlatabilecegn biridir. Samimiyeti ve güleryüzüyle insani rahatlatan bir havasi vardir. 
  Gelelim kötü yönlerine (:
 Çabuk ofkelenebilen bir yapisi vardr, ayrıca o öfkeli haliyle malesef istemeden kalp de kirabilir. 
Öfke dısında bildigim bir kötü yönü yok , sanirım ofke kontrolunu ögrenmesi lazım (:

  Kardeşimle birkaç sene öncesine kadar fazlasıyla tartışır, didişirdik. O zamanlar hiç tahammül edemezdim tavırlarına, sadece onun değil çoğu kişinin bunu biraz aşsamda kuzenimn de söylediği gibi bazı şeylere tahammül edemiyorum hala, geçecek geçecek :)

 Yıllardır hiç görüşmediğim küçüklük arkadaşıma sordum bir de, cevabı çok hoşuma gitti:

  Hep şimdiye yonelik seyler sorular ama sadece bi ssoruyu cevaplayabilirim o da karakterin çünkü karakter hiç değişmez;) 
 Çok düşünmeye gerk yok ;)
 Ben seni uysal uyumlu insancanlısı olarak hatırlıyorum ve en önemlisi sözünde duruyordun.
 Bir gün ben bir gün sen geliyorduk birbirimize :)

 Liseden orta derece yakınlıktaki bir arkadaşıma sordum:

  Hmmm :) 
  Aklıma ilk artık muhteşem fotoların geliyor..Çok konuşkan sempatik gelmişsindir bana..Facebook'ta eklisin, liseden beri pek bi muhabbetim yok ama yinede hatırladığım kadarıylaa kötü bi anımda olmadı tatlımm.:) benden bu kadar.

 Bayadır fotoğraf makinam bende olmadığı için de fotoğraf çekemiyorum, sizlerle de paylaşamıyorum.

 Kuzenime sordum, cevabına çok güldüm kırmamak için de çok da iyi yazmış:

  Kuzen seni nasıl anlatsak da kötü yönlerini bulamayız ki :D Senin gibi bir kuzene sahip olduğum için cok sanslıyım.Seni ıik gördüğümde güler yüzlü karakterin geliyor aklıma hemen...Seni eleştirecek bir şey bulamam kı herşey pozitif zaten.Herşeyde bir cıkıs yolu bulduğun için şunu beceremezsin diyemem. En güzel yaptığın sey insanlara samimi davranman, onlarla sıcak iliskiler icinde olman.

Üniversitede tanıştığım, 1yıl birlikte yaşadığım arkadaşım ne demiş:

 X'i ilk düşündüğümde aklıma gelen kelime 'masumiyet'. İlk tanıştığımızda, kendini inandıgı seylere adamıs, iyi bi insan. X' den bana zarar gelmez demiştim :) Olur olmaz bası agrıyınca uyuyo ya ona sinir oluyorum ıste!
Bazen sesını cok yukseltıyor =D Diyorum ki, bu ses bu kızdan nasıl cıkıyor?
Böyle agır is yapamazsın gibi geliyor canım,cok narin duruyorsun be :)
El ıslerınde cok iyi oldugu icin kendısı bir sey üretmeyi, süslemeyı cok seviyor diyebilirim :)
Her ne kadar samimi olsa da, her zaman araya bir sınır koymayı da bilmiştir. This is thing that I want to do too :)
Sessiz, sakin, iyi niyetli, eğlenceli, neyi nerde yapmasını bilen, güzel ahlaklı, ne istedigini bılen, ideallerı olan sevimli mi sevimli bir arkadasımız. 
Her zaman ona guvenip kendimi acabilecegim ve tanıdıgıma memnun oldugum bir sekercik :)

 Değerli bir arkadaşıma sordum:

 Çok tatlı bir insandır kendileri, gülümsediği zaman karşısındaki insana mutluluk ve enerji verir. Genelde pozitiftir ama canı sıkkın olduğunda kendini çok üzer. Bunlar dışında dört dörtlük bi insancık işte. Onu ilk gördüğümde çok güzel olduğunu düşünmüştüm. Alınmasını istemediğim bazı şeylere alınması en gıcık olduğum hareketlerinden biri. Eleştireceğim yönü ise sıkıntılı ya da stresli olduğunda bunu çabuk atlatamaması. El işleri, hediyeler, yaratıcılık gerektiren envaye çeşit şeylerden iyi anlar, beceriklidir kendileri :) 




   Çoğu çekinmiş fazla kötü yönümü söylemeye, söylenecekler var tabi daha. Delibu'nun bir kısmı diyelim o halde. 
Hoşça kalasınız blogdostlarım..

9 Şubat 2011 Çarşamba

Kuzu'ya Kuzulu Kalemlik :)

      

         Bu da bir esprisi olsun istediğim kalemlik :) Kuzum biraz boş boş baksa da idare edeceğiz artık ne yapalım. Bugünlerde tek işe yaradığımı düşündüğüm şeyler bunlar sanırım, bir an önce toparlanmalı, hoşçakalasınız blogdostlarım.

Cin X & Y :)


Kuzenciğimin Bir Avuç Hayat'ın blogundaki kalbe bayılması sonucu, ortaya çıkan anahtarlık oluyor bu gördüğünüz :)
Hadii yapalım yapalım diye diye yaptık bakalım :) Blogdostlarımın beğenisine sunulur.
Hoşça bakın zatınıza.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Kebelekten Vazgeçemem Ki!





        Burayı iyice el sanatları bloğuna çevirdim tatil olunca :) Bakalım yaptığım kalemkutuya ne diyeceksiniz?
   Acele yazıyorum, hoşçakalasınız (",)

4 Şubat 2011 Cuma

Çilek'ime Çilekli Yastık =)

   Çilek'im dediğim kuzenciğimin ufaklığı :) ama çok tatlı yahu bir görseniz (ben de bu aralar yahu demeye pek mi alıştım ne).Neyse öyle bir tatlılığın 1. yaşını kutlamak için tatlı bir hediye yapılır dedim ben de çilekli yastık yaptım, beğeninize sunulur, hoşçakalasınız.

Balık'ıma Balıklı Yastık =)

Kuzenlerim büyüdü de çocukları bile oluyor, ben evde kaldım yahu :) neyse bu meseleyi geçelim de, kuzenimin ufaklığa yaptığım yastığa bakın siz bakalım nasıl olmuş blogdostlar? :)






Al Sana Keçi Gribi!

 Grip oldum (keçi gibi inatçı gitmiyor) tutuldum iyi mi? Bu hasta hasta el halimle naz yapıp, mayışıp, orda burda uyuklarken tembel hayvan hastalığına da yakalanmaktan korkmuyor değilim! 'Tembel hayvan hastalığımı o ne be?' dediğinizi duyar gibiyim blogdostlar :) Yok öyle birşey tabi ben uydurdum, amaa tembel hayvanı ben uydurmadım. Komik bir hayvancık :) geçen gün kardeşim nette görmüş okuyordu da güle güle bir hal oldum, ben de herkese anlatıp durdum sizle de paylaşmasam olmazdı ama dimi? Anlatıyorum:

  *Tembel hayvan öyle tembel ki, tembellikten çiftleşmediği için nesli tükenmeye başlamakta,
  *Hızları dakikada ennn fazla 1,5 metredir,
  *Öyle tembeller ki, bir besini sindirmeleri 1 ayı dahi bualabilmekte,
  *Sürekli agaca yapışık halde yaşadıkları sadece boşaltım için yere indikleri için genelde renkleri agaçla bütünleşmiş, ve kılları ters çıkmakta olan bir hayvancık bu :)

  Ben neden diyorum tembel hayvan hastalığına yakalanmasam bari diye, hastayken öyle mayışıyorum ki oturduğum yerden kaldırabilecek belli başlı sebepler olmalı :) ve elimde ne bir iş, ne bir kitap var.
 Bir an önce kurtulmalı bu halden O'nun izniyle, bana dua edesiniz blogdostlar!
 Hoşça bakın zatınıza ki keçi gribi yaklaşmasın yakınınıza (",)