29 Ekim 2012 Pazartesi

Bayramdan Arda Kalanlar

 ..öncelikle hafif bir hüzün.
- Bayramlar artık babaannemin yokluğunu derinden hissettiğimiz zamanlar olmasından ötürü -bundan sonraki- her bayramda olacak bir hüzün. -o bizimleyken evimiz bayram kaç günse o kadar gün dolu olurdu.-

 ..sonrasında dualı + miniklerle + şükürlü -yaşayan anneanne ve dede evinde olmaktan ötürü- + hediyeleşmeli
- Anneannemlerde evin curcunasını gördükçe geniiiş bir aile olduğumuzu düşünüp düşünüp şükrederken, her bayram büyüyen ve yenileri eklenen minikleri izleyip gülümsedim.



-Ben bayramları hediyeleşmek için en güzel zamanlar olarak atfediyorum. Elimden gelse gördüğüm her insana beğendiği bir şeylerden yapmak/almak isterim, ancak olamıyor. Ben de bu bayram her bayramdan biraz daha fazlasını yapıp miniklerin hediyelerinin yanına büyükleri de eklemek istedim. Yetiştirebildiğim kadarıyla hediyeleşme çemberimi genişletmenin şükrünü yaşadım ^^



Bayramınız güzel geçmiştir inşAllah.


Hoşça bakın zatınıza.
Duasız kalmayalım.

Dipnot 1: Bu ara havlularla haşır neşirim, ayrı bir yazı daha gelebilir. Ev kızı mı oldum ne? Part taym :)
Dipnot 2: Bayramda yazıp, bayram duaları yapayım istemiştim aslında, ama yazamadım. Sağlık olsun diğimi?

15 Ekim 2012 Pazartesi

Müjde: Yarın Zilhicce'1

 Kıymetli zamanlar diyorum ya ben hani, bir kıymetli zaman daha geldi. 

 Efendimiz(s.a.v)'in "Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan ibadetler diğer aylarda yapılan iyi amellerden, Allah (cc) nezdinde daha makbuldür."* bahsettiği bir aya giriyor olmak müjde değil midir? Hiç haber vermiyorsun demiyesiniz diye haber edeyim, ben müjdemi aldım diyeyim istedim.

 Diğer aylarda olduğu gibi Zilhicce ayında yapılabilecek en güzel ibadetlerin başında -oruç- geliyor. Bu aydaki bir gün orucun kaç bin güne, kaç deve kurban etmeye denk geldiğiyle ilgili hadis-i şerifleri paylaşmayacağım; zira bence tek bir hadis-i şerif kıymetlerini anlatıyor. Rabb(cc) için bu kadar sevimli, kıymetli olduğunu bilmem de yetiyor. 

 Ben de tam diyordum ki;



..dediğim günleri özledim.
-Ramazan özlemi dindirme fırsatı geldi.-
Hayırlı sahurlar, iftarlar, oruçlar.
Muhabbet ile.

Zilkade'29 1433

Dipnot 1* : Hadis-i Şerif İmam Gazali'den rivayet.
Dipnot 2: Zilhicce'nin 10. günü bayram, bilmeyen olabilir diye düşündüm.

11 Ekim 2012 Perşembe

Etaminim Eksik Olmasın

 Etamin kumaş ve çarpı işi ikilisine sevgim günden güne artıyor.
 Ortaokulda el işi dersindeki panomu yaparken tanışmıştım bu ikiliyle. Daha sonraları pek yanaşmadım. Sanırım hep klasik modeller karşıma çıktığından pek ilgimi çekenlerden olamadı. Ama artık bloglarda* öyle güzel şeyler görüyordum ki, dayanamayıp yeniden aramı düzelttim bu ikiliyle.
 
  Şimdilerde ise çarpı işi broşlar favorilerim olmakla birlikte, çarpı işi çanta yapmışlığım da var. Geçenlerde kınasından bahsettiğim arkadaşımın düğününde bana eşlik etmesi içindi bu çanta. Öyle pek profesyonel bir dikimi olmasa da kendi emeğim olduğu için severek taşıdım o gün.



Açma-kapama içinse şöyle çıt-çıt diktim.


Ve benim broşum.


Huzurla kalasınız.

Dipnot 1*: Genişzamanlar çarpı işi konusunda bi' harika!
Dipnot 2: Hayatım düzene giriyor, dualarınız için razı olsunlar gönderiyorum^^

9 Ekim 2012 Salı

Artık Amin Maalouf'u Tanıyorum

Artık diyorum;
..çünkü 2 sene evvel, arkadaşımın Amin Maalouf kitabını gördüğümde, 'Bu yazarı hiç duymadım.' demiştim, ve utanacağım bir cevap almıştım; 'Hiç duymadın mıı, çok ünlü bir yazar!'

 Bu sebepten Amin Maalouf'u okumuş olmanın rahatlığıyla yazıyorum. E o da benim ayıbımmış tabi. -Ama söylemiştim; kitaplarla olan ilişkimi sıcak hale getirmem zaman aldı.-



 Amin Maalouf(Emin Maluf) Lübnanlı bir gazeteci-yazar. Kitapları hakkında genel bir şey söylemek için çok erken sanıyorum, bir kitap okumuşken 'Sen bi' sus!' derler sonra bana.
  Doğunun Limanlarından bahsedecek olursam; öncelikle romanın içine girebilmek kolay, ve bu kitabı daha iyi hissetmenizi sağlıyor. -ben her romanda böyle olamıyorum da, bu yüzden vurgulamak istedim-

  Kitabın yarısı bittiğinde, kitap hakkında yorumları merak etmeye başladım, ve yorumları okuduğumda 'Otobüs gibi halka açık yerlerde okumayın, ağlayabilirsiniz.', 'Ben gözyaşlarıma hakim olamadım.' türevinde şeyler gördüm. Ağlamayacağımı bilsem de, 'Acaba?' dedim, ama ağlamadım. Aslına bakarsanız, ben kitapta aşk temasının bu kadar ön planda olduğunu bilmeden okumaya başlamıştım, meğer aşk romanıymış. -kitapları okumadan haklarında detaylı bilgi edinmeyi çok sevmiyorum da, böyle şeyler oluyor sonra- Bu durumdan şikayetçiymişim gibi oldu şimdi de, hayır hayır güzel bir doğrultuda ilerledi, daha fazla detay vermeyeyim ^^

* Hayat insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir.

   Kitapta en etkilendiğim kısımlardan biri 'tımarhane'deki hastaların hissettiklerini biraz olsun anlamama yardımcı olan kısımdı. Duyguların, hisleri anlatımını sevdim sanırım.

   Diğer etkilendiğim konu ise, sınır kavramı oldu. Ve anladım ki; sınır çok şey anlatan bir kelime, sınırla ilgili problemler yaşayan insanlar da çok hüzünlü.

* Uzak mı? Aslında bizi ayıran topu topu bir kaç kilometrelik muhteşem bir sahil yolu, ama lanet olasıca bir sınır ve nefret ve anlayışsızlık aramıza girdi. 

Tefekkürlü okumalarımız olsun.
Kitaplarımızı elimize almadığımız günümüz olmasın inşAllah!
Âmin!

7 Ekim 2012 Pazar

Blogum Dergisini duymuş muydunuz?

Duymadıysanız; Blogum Dergisi Ekim ayı konuk yazarın olduğum, yazarlarının bloggerlardan oluştuğu, 4. sayısını online olarak çıkarmış bir dergicik.

                      

  Duanız bol olsun.
 Dipnot: 26-29 arasında Delibu! var ^^

4 Ekim 2012 Perşembe

Yeni Bir Bakış Açısı

..kazandım ÜçYusufÜçRüyaÜçGömlek kitabındaki bir cümle ve devamıyla. Belki bu sebeptendi o kitabın bendeki yerinin ayrı olması. Tek bir cümle bana anlatmayı hedeflediğinden fazla şey anlatmıştı belki de. Kitaplar tam da bu yüzden güzel değil miydi zaten; cümlelerle kendi dünyamıza yolculuk yapıp, cümledekinden fazlasını düşündürebildiği için? Bu cümleden aslında kitabı tanıttığım yazımda da bahsetmiştim.


'Gönlünün akmadığı şeyle sınanmış olmazsın ki!'

cümlesini okuduktan sonra bir kaç kez tekrarladım zihnimde, ve dahi ondan sonraki zamanlarda ara ara. Bilmediğim bir şey değildi, doğaüstü hiç değildi; sadece daha çarpıcıydı! Yeniden düşünmeme vesileydi; hatta yeni bir bakış açısı kazanmama da. 
  
    'Her ibadeti yapabiliyorum da X'i yapmak zor geliyor, o da tam olmayıversin ne yapalım. Her konuda dikkat edebiliyorum da, Y konusunda kendime hakim olamıyorum.' 
..benzeri cümleleriniz olmuş mudur bilmiyorum, benim olmuştur. Ve bunlara cevap olabilecek en güzel cümleyi bulmuştum. Ve o cümle bana diyordu ki; 'Sen ancak o yanlış yaptığını yapmadığında sınavı geçeceksin; diğer yaptığın ibadetlerin sevaplarının toplamı sadece o yapamadığına denk belki de! Çünkü diğer ibadetleri yaparken, ve günahlardan kaçarken zorlanmıyorsun zaten, kıymetli olan kalbinin kötü olana gitmesine rağmen O'nun istediğine gitmeye çalışmak.' diyordu. Sonra dahasını ekliyordu; 'Kalbinin isteğini yerine getirmek mi, O istediği için kalbinin istediğinden vazgeçmek mi değerli? Bunun cevabını bildiğin halde, neden bu hal?' Ve cümlenin devamındaki cümleler ufkumu daha da genişletiyordu.

' Sınanmadığımız günahların masumu sayamayız kendimizi. Sınanıp kaybedenleri görünce de, sırf sınanmayışımızdan yüzünden masum kalışımızı da başkalarını ayıplama gerekçesi yapamayız.' 

 Gönlümüzün aktığı şeyler başka başka olduğuna göre, sınandıklarımız da başkaydı. Bu sebepten herkes sınanmadığından dolayı masum sayıyordu kendini. Gönlünün aktıklarının doğru olduğundan emin miydi ki?

  Çok ince ve derin düşünülmesi gereken bir mevzu hakkında yazdığımı hissettim şu an. Ama beni derinlere sürükleyen bu cümleleri paylaşmadan edemedim. Kitabı okuyalı ve bunları düşüneli çok olmuştu, aklımdan çıkmadı. 
  Tefekkür edebileceğimiz kitaplardan mahrum kalmayalım duasıyla ^^

Dipnot: Dua etmeye devam eder misiniz? :)