25 Şubat 2012 Cumartesi

Hayallerden Fırlama

 Hani 'Aa ne güzel yapıyorsun.' diye iltifat eden herkese yapmak istersin ya yaptığın şeyden, ve dahi bir de sevdiklerindense bu insan. İşte benim de böyle uzuun zaman önce verdiğim bir söz vardı. Nihayet gerçekleştirip, sahibine ulaştırabildim.

  Halam bu tişörtü boyarken 'Senin bu kadar çizim kabiliyetin varmıydı yaHu?' dedi, ben de 'Bilmem :)'. Annem de 'Ortaokulda zorunlu yapardı istemeden ama, güzel yapardı.' :) Ortaokulda tek sevmediğim hocalarım resim ve beden eğitimi hocalarımdı. Tamam tuhaf bir çocuk olabilirim, ama onların da bu durumda en az benim tuhaflığım kadar payları vardı bence. Beni  şuradaki olayın dışında tek ağlatan hocamın resim hocam olmasına ne dersiniz? Sanatla ilgilenen insan ruha hitap eder sanırdım, oysa ki. Hal böyle olunca sevememiştim resim yapmayı. Neyse ki, kendi kendimi keşfetmeyi seviyorum.
  Ya böyle hocalar yüzünden kabiliyetsiz olduğunu düşünen çocuklar ne olacak?
  Velhasılı kelam gelelim tişörte;






Hayalleriniz eksik olmasın.
Sevgiyle kalasınız :)

22 Şubat 2012 Çarşamba

'Japon Yapmış' Diyorlar Bizim Oralarda

 Şu gün görüldüğü üzere uzuuun zaman önce okuduğum Japon Yapmış/Onur Ataoğlu'ndan konuşalım istedim biraz. Zira sevdiğim kitaplardan bahsetmeden geçemiyorum.

 Giriş yazısında başlayan samimiyet kitabın sonuna kadar devam ediyor emin olabilirsiniz. Daha önce hiç gezi kitabı okumamış biri olarak 'her gezi kitabı böyleyse, bir sürü gezi kitabı okumak istiyorum.' dedim kendi kendime :)  Ve kitap bittiğinde Japonlar hakkında çok şey biliyormuşum havasına girdim, zira daha öncesindeki bilgim çok kısıtlıydı, ve O.Ataoğlu farklı kategorilerde tüm özelliklerini anlatmıştı. Ve içim daha bir ısındı sanki Japonlara, her ne kadar O. Ataoğlu 'tuhaf''lıklarını ve 'çelişkileri'ni -ifade edilebilecek en eğlenceli şekilde- dile getirmiş olsa da.


  Twitter'a kitabı okuduktan sonra "Bu kitabı okurken ara ara 'Japonlar başak burcu mu ki?' diye düşünmeden edemedim." yazdığımda, Onur Ataoğlu kötü bir anlamda yazdığımı düşünmüş olacak ki; 'Neden böyle düşündünüz bilmiyorum ama, hepsi başak değil emin olun.' gibi (tam ifadeyi hatırlamıyorum, affola) bir şey söylemişti. Neden böyle düşündüğümü ise daha sonra açıklayacağımı söylemiştim. Böyle söyleyince de çok mühim şeyler söyleyecekmiş gibi oldum tüh!

 Baştan söylemeliyim ki bu çıkarımlar sadece bir başak dikkate alınarak yapılmıştır; ki bu başakın Delibu! olduğunu biliyorsak, dikkate almaya değer değil, eğlenmelik şeyler olduğunu anlayabiliriz. Zaten Onur Ataoğlu da 'Japonya ve Japonlar hakkındaki her yargının tersi de doğrudur.' dediğine göre devam edebilirim :) Anlaştıysak eğer;

 * '..dört mevsim konusunda Japon milleti biraz takıntılıdır. Herhangi bir 'dünyalı' ile tanıştıklarında, ilk sorularından birisi "Bizde dört mevsim var, ya sizde?" şeklindedir.' cümlesindeki 'takıntı' zaten başak özelliği. Düzen, ne bir eksik, ne bir fazla olma durumunu seven başak; 'dört mevsimi düzeninde, hepsini de yaşıyoruz çok şükür.' :)


* '..kusursuz olmaya çalışmak, kusurların en büyüğüne sebep olabiliyordu.'  Başakların bir anlamada iyi, bir anlamda kötü özelliği 'kusursuz olmayı istemek, ince eleyip sık dokuyarak bir işi yapmak'. Zaman zaman beni hayal kırıklığına uğratan şey. Japonlardaki bu his de bana bunu düşündürdü.


* 'Bir başarısızlık, yenilgi, utanç karşısında kendi canını bu kadar kolay alabilen bireylerin yaşadığı başka bir toplum yoktur sanırım yeryüzünde.' Başaklar da ufacık bir sebepten ötürü kendini çok üzebilir. Kendimde de fazlasıyla hissettiği bir özellik, yine bazen beni üzen. 


* 'Hangi çiçeğin hangi tarihte açacağı belirlenmiştir, ilan edilmiştir. Yağmur sezonunun bitiş tarihi bellidir; o günün ertesi bardaktan boşanırcasına yağmur yağsa da insanlar evden şemsiyesiz çıkar.' Aynen böyle, başaklar için de bazı şeylerin keskin sınırları vardır; 'azıcık' kuralcıdırlar. Ben mesela kış tam bitmeden kolay kolay kabanımı çıkarmam, içine ince giysem de; ama ilkbaharlık kıyafet giyersem de kolay kolay kaban giymem tekrardan :) -Tamam komik.-


  Böyle giderse tüm kitabı yazma korkumdan, ve belki de başka biri okurken de kendinden(başka burc) bir şeyler bulabileceğinden dolayı bu bahsi burada sonlandırıyorum. Yani Japonların hepsi başak burcu değil :)




Daha fazlasını merak ettiyseniz okuyun o zamaan.
Keyifli okumalar.

21 Şubat 2012 Salı

Boşuna Demiyorum Angry Birds'lerle Arkadaş Oldum Diye

  Tatilim Angry Birds kesmekle geçti desem yeri sanıyorum. Tatilim bitti ama, daha bitmeyen Angry Birds'lü tişört var elimde, ne çılgınlıkmış ya Hu! :)
  Genelde soruluyor; 'Uzun kollu tişört yapmıyor musun?' ya da 'Sadece beyaz tişört mü yapıyorsun?' diye, bu da sorulara cevap nitelikte bir tişört oldu.



  Aslında dal kısımlarını boyayla çizmek istemiştim. Elimde sarı ve kahverengi boyalar vardı. İkisini karıştırıp açık bir renk elde edip, boyamayı denedim. Fakat siyah kumaş boyayı yutuyor sanki, silik silik oldu :) Kumaş boyama yapacak olanlara duyrulur. Koyu renkler için en uygunu kabaran boya sanırım. Alttaki Say What! yazısını kabaran boyayla yazdım bu sebepten.

Dipnot: Bu arada iyileştim çok şükür. Merak edenlerin olması beni çok mutlu etti. Dualarınız için Rabb'im razı olsun :)

 Sevgiyle kalasınız.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Hıdır Kişisel Gelişiyor Okudum; Ben de Geliştim.


  Ahmet Şerif İzgören'i sosyal medyadan tanıdım ilk olarak. Bir kaç videosunu izledikten sonra ilk olarak Avucunuzdaki Kelebek'ini okumuştum. Doğal üslubunu ve gerçekçiliğini sevdiğim yazarlardan oldu ikinci kitabını da okuduktan sonra.

 Öncelikle söylemeliyim ki; Hıdır'ın kişisel gelişmesi bildiğimiz kişisel gelişim tekniklerinden değil. İşte ben de bunu sevdim :) Şöyle diyordu Hıdır: 'Son dönemde yüzlerce kişisel gelişim kitabı okudum. Kafayı fazla takınca kötü oldum be Talat ağabey. Sonra baktım çoğu birbirinin aynı. Bir de bizim hayatımızla ve kültürümüzle gram alakası yok.' Talat ağabey de Hıdır'a 'Hiçbir şey üretemiyorsan, al hanımı çocuğu, git Çocuk Esirgeme Yuvalarına; bir şeyler anlat onlara, kitap oku. Senin için en büyük kişisel gelişim orada yanağına konacak bir öpücük.' diyordu.

  Belki de İzgören'in klasik kişisel gelişim tekniklerini, ve bunların motomotluğunu eleştirme dilini sevdim ben. O da belirli şeyler öneriyor tabi ki; Avunuzdaki Kelebek bu anlamda daha bir kişisel gelişim kitabı niteliğindeydi, fakat kendine özgülüğü ve daha doğal bir süreci önermesi kişiye özgüven veriyor.

  Kendine özgü, okurken şaşırtan kitapları seviyorum. Hıdır Kişisel Gelişiyor da ara ara çıkan hikayeler, Ferrarisini Satan Bilge ile paralel bir bağlıntı halinde ilerlemesi gibi özellikleri sayesinde bu kitaplar arasına girdi. Aferin Hıdır :)

  Kitap önermeyi -düşündüklerimi söylemekten öte 'Bunu okumalısın.' demeyi- sevmediğimi söylemiştim daha önce ama  bu kitabı okuyum diyebilirim, zira A. Şerif İzgören'in kitap iade garantisi vaar! :)


Kitaplarla dostluğunuz pekişsin.
Keyifli okumalar..
Kitaplarla kalasınız.

16 Şubat 2012 Perşembe

Bay Tahminkolik'e Tişört

 Hep diyorum, yeni bir tasarım heyecanına girmek kadar başka bir şey heyecanlandırmıyor beni. Ne çıkacağını ben de tahmin edemiyorum çünkü, siyah beyaz çiziminden başka.
 Bir GSsever tanıdığım var, sevdiğim birinin eşi.
 Doğum günüymüş.
 'Hadi Eda bir şeyler tasarla.' dedi. Sonucun beni heyecanlandırması, strese girmediğim anlamına gelmiyor tabi ki. 'Ama ben öyle bir anda bir şeyler düşünemem ki, sen bana biraz anlat, nasıl hitap edersin, halleri nasıldır?' dedim. O da baya etraflıca anlatmış. Ve oradan aldığım ilhamla ortaya böyle bir şey çıktı.'Hep şirin, kızlara özgü şeyler yapıyorsun.' diyenlere de örnek olsun böylece :)


Ps: -
 -Hastayım bu arada, hem de baya yatak döşek oldum. Ne bir şeyler dikesim, ne fotoğraf çekesim var. Kitap okumak içinse zorluyorum kendimi. Biraz canlanmışken eskilerden bir şey yayınlayayım da buralar da sessiz kalmasın istedim.
 -Dualarınıza dahil olabilir miyim? :)
- Şafii ismini hatırlatıcı diyorum.
- Ihlamur, nane limon sobanın üstünden eksik olmuyor, hoş geldiniz diyorum.

Sevgiyle, şifayla, sağlıkla kalın inşAllah.

13 Şubat 2012 Pazartesi

Yeni Arkadaşlarım; Uslu Baykuşlar

Evet baykuş figürüne taktığım doğrudur.
'Ay ben bu figürü sevemedim.' derken, kendimi baykuş yapmak üzere keçe keserken buldum. Korkarım ki bir gün cupcake de yapacağım, zira şu an cupcake'lerin sadece kendisini seviyorum, figürü görmekten sıkılmaya başladım. Ama 'Belki bir gün neden olmasın?' diyorum yine de.

Bu sevgili baykuş çileğime,karpuz masalı'nın baş rol oyuncusu  :)
Geçen sene de çilekli yastık yapmıştım.

Bunu yaparken bir yandan annem bana kasnağı sökmeyip çerçeve olarak kullandığım için, bir yandan ben de anneme bana şaşırdığı için şaşırdım. Annemler gençken sadece nakışlarını yapmak için gergin dursun diye kullanırlarmış. Çok çesit de yokmuş, vidalıları hiç yokmuş kendilerine başka çözümler bulurlarmış. Öyleyse bir şükür sebebimizi daha öğrenmiş olduk dedim ben de.






Sevgiyle kalasınız :)

9 Şubat 2012 Perşembe

I ♥ Math

Ben değil, öğrencim seviyor.Yani sevmesi isteniyor, benim tarafımdan :)

Bahsettiğimiz ortaokul matematiği olunca ben de çok severim gerçi, üslü sayılar ne hoştu mesela, ya denklemler. (Şu an öğrendiğim matematik bunlarla pek alakalı olmadığı için, matematiği seviyorum dediğimde içine üniversitedekiler girdiği için diyemiyorum :) Ama ortaokul, lise matematiğini çözmekten de, anlatmaktan da büyük zevk duyuyorum. Pek sevgili öğrencimin de zevk alması için çabalıyorum. E o zaman bir matematikli, sevgili tişört hediye edeyim de gaza gelsin diye düşünmekten alamadım kendimi. Öğretmenin hediyesi nasıl olur ki :) Gıcık öğretmen profili mi sergiliyorum ki şimdiden bilemedim. Gerçi beni tanıyanlar gıcık, kuralcı bir öğretmen olacağımı söylüyorlar zaten. Kısmet bakalım :)

Velhasılı kelam, mahalle baskısı yaptığım tişört:





Dipnot: Zorla matematik sevdirilir :P
Yaratılanı sevelim.
Sevgiyle kalasınız..

6 Şubat 2012 Pazartesi

Çok Fonksiyonlu Kitap Ayraçlarım

 Tişörtleri yapmak için geniş vaktim ve müsait yerim olmadığında ufak tefek şeylerle uğraşmayı seviyorum. Uzuun zamandır aklımda olan ataçlı kitap ayraçlarım da bu ufak tefek şeylerin arasına dahil oldular çok şükür :)
   Sadece kitap ayracı görevi görmediler, pekala fotoğraf için ekipman olma görevini de üstlenerek gözüme daha da bir girmiş bulunmaktalar, bkz. 1 numaralı fotoğraf :)








Dipnot: Fotoğraflara yansıyan güneş mutluluk kaynağım oldu bugün :)
Huzurla kalasınız.


3 Şubat 2012 Cuma

Kutlu Gün: Mevlid Kandili




Kıymetli günlerden bir gün daha geldi; yarın Mevlid kandili. Hazırlanmalı.

Zira  "Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."(Enbiyâ, 107)  ayetinde belirtilen alemlerin rahmetinin(s.a.v) doğum günü geldi.

Bu kutlu günde yapılabilecek en güzel şey bolca salavatla O(s.a.v)'na hediye göndermek sanıyorum. Salavatlarımız bol olsun, dualarımız cuma ve kandilin hürmetine kabul olsun inşAllah..


O halde dualarda buluşalım inşAllah.
Duayla kalasınız, sevgiyle.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Kar'lı Günlerime Yenilerini Ekledim.

..mutluluğuma mutluluk kattım.

Benimle aynı duyguları paylaşan sevgili  kırmızı Angry Bird;


Camdan baktığımda gördüğüm görüntü;


Ve kara gömülmüş ben;


Mutluluk için yetmez mi?
Yetti.